Çalışanların çoğu, yaptıkları işte emeklerinin karşılığını almak ve yönetici seviyesine yükselmek isterler. Bir işi yapmak ve yöneticiye rapor etmekten daha az yorucu olanın işleri yaptıran konumda olmak olduğunu düşünürler.
Dışarıdan bakıldığında çalışan olmak, yönetici olmaktan daha stresli gibi gözükür. Çünkü yöneticiler toplantılar yapıp işleri planlar , koordinasyonu sağlar ve kararlar alırlar. Çalışanlar ise tüm stresi çeker ve işleri yapanlardır. Ve her zaman yöneticilerin daha fazla ayrıcalığa sahip olduğu düşünülür. Ama gerçekte durum dışarıdan bakıldığında görünenden farklıdır. Yöneticilik aynı anda birçok sorumluluğu beraberinde getiren bir görevdir. Bir yönetici ne kadar sorumluluk alıp yükselirse stresi de o kadar artmaktadır. Çünkü yönetim sonu olmayan bir görevdir. Çalışan üzerine düşen görevi yerine getirdiğinde işi biter fakat yönetici sonuçta başarının elde edilip edilemediğinden sorumludur. Her zaman daha iyisini yapmak mümkün olduğundan yöneticinin işi ve stresi her zaman devam eder.
Yöneticilerde her an bir karar alması beklenirken, herkes kendisini için zaman ayırmasını bekler ve bu sebeple yöneticiler günün büyük çoğunluğunu yoğun tempoda çalışarak geçirmek zorunda kalırlar. Öğle yemekleri ve kahve molaları da dahil olmak üzere iş konuşmadan geçirdikleri zamanları yok denecek kadar azdır.
Yöneticiler gün içerisinde birçok farklı konuda toplantılara girmek, her birini dikkatle dinlemek, özen göstermek, aktif olmak ve kararlar vermek zorundadır.
Hiç beklenmedik zamanda ortaya çıkan aksaklıklar, herhangi bir durumun müşteride memnuniyetsizlik yaratması, ekonomide beklenmedik hareketlenmeler, önemli bir sorumluluk üstelenen bir çalışanın işten ayrılması, rakiplerin öngörülmedik hamleleri, tedarikçilerden kaynaklanan sorunlar, merkezi ya da yerel yönetimin şirketin çalışma koşullarını değiştiren kararları ve bütün bunların yanı sıra evlenen, doğum yapan, hastalanan çalışanlara ilgi gösterme sorumluluğu yöneticilerin hayatlarının neredeyse tamamını kaplar.
Tüm bunlar ve sayılabilecek daha pek çok nedenden ötürü yöneticilerin iş yükleri ve stresleri her zaman devam eder. Üzerine düşen tüm görevleri hakkıyla yerine getirmek için ise çoğu zaman kendi özel hayatlarından feragat etmeleri gerekir. Neredeyse her yöneticinin ailesi, çocukları, eşleri, arkadaşları sürekli meşgul olmasından şikayetçi olurlar. Bu baskı bile herkesin kolaylıkla taşıyabileceği bir yük değildir ve insanı yorar.
Kısacası yönetici sorumluluğunu üstlenmeyi isteyen kişilerin hem stres yönetiminde uzmanlaşması, hem de yöneticiliğin sadece bir takım ayrıcalıklar değil bir çok sorumluluk ve fedakarlığı da beraberinde getireceğini unutmamalıdır.